KADINLAR GÜNÜ
Ülkemizde Kadın Olmak
Kadınlar günü vasıtasıyla hazırladığım bu yazımda bir kadın olarak, bizim ülkemizde nelerle mücadele etmek zorundayız, hatırlatmak istiyorum. Bir kız çocuğu olarak dünyaya geliyorsunuz, her ne kadar hayırlısı olsun deseler de, erkek çocuk kadar ilgi görmüyorsunuz. Oysa bir erkek çocuk doğduğu andan itibaren padişah gibi görülerek, hükmetmeyi öğreniyor. Önce varsa kız kardeşlerine ve hatta annesine sonra da eşine karşı davranışları bu yönde oluyor. Sürekli hizmet bekleyip kendisine saygı duyulmasını istiyor. Bunun sebebi de kendisine saygı ve sevgide kadın erkek ayrımının olmadığının öğretilmemesi. Ve maalesef bunu yapan da yine bir kadın olan bazı erkek çocuk anneleri. Bazı annelerimiz de kızlarını önce abi ve baba sonra da eşlerine hizmet etmek üzere yetiştiriyorlar. En çok kullandıkları söz de: “Kızım biz de neler gördük, sen de biraz susmayı öğren…”
Kadının yerinin evi olduğu ve düşüncelerini özgürce ifade etmemesi, aksi takdirde başına geleceklerini düşünmesini sağlayan bu bağnaz anlayışın hakim olduğu bir toplumda yaşıyoruz ve bu fikirlere sahip kişiler bunu geleneklerimize sığınarak savunuyorlar. Namus suçları yüzünden cinayetler işleniyor ve ülkemizde kadın olmanın zorluğu bir kez daha gözler önüne çıkıyor.
Oysa Atatürk devrimleri sayesinde kadınlarımızın elde ettiği haklarının günümüzde yok olduğunu ve cehaletin en üst seviyeye çıktığını görüyoruz. Burada kastettiğim cehalet üniversite bitirmemek değildir. Kırsal kesimde kadın olarak daha çok dışlanma ve yok sayılma ile karşılaşıyoruz. Ama maalesef iki üniversite bitirmiş, yüksek mevkilerde çalışan bir çok örneklerle de karşılaşıyoruz kadına şiddet ve taciz konusunda. İşin en acı tarafı da bunları destekleyen kadınlarımızın da olması… Kırsal kesimlerde daha çok karşımıza çıkan bu örnekler ya da bunları yaşatanlar daha çok kırsaldan gelse ve cehalet içinde olsa da, aynı oranda o kadar çok kariyer sahibi şehir adamı da var ki şiddete meyilli olan.
Bu düşünce yapısı değişmedikçe, her gün katlanarak devam ediyor kadınlarımızın yaşadığı dramlar. Evet kadınsanız verdiğiniz mücadele bitmiyor. Ama bir de engelli iseniz bunun yanında, harcamanız gereken çaba katlanarak büyüyor. Dezavantajlarınız artıyor. Çünkü hem kadını hem engelliyi yok sayan bir anlayış ile karşı karşıyasınız. Bitmiyor şiddet, taciz ve kadın cinayetleri, her gün bir yenisi ekleniyor. Kardeşine, karısına, sevgilisine, annesine hatta çocuğuna bile. Kafası böyle çalışan bir erkekten ayrılsan da kurtulamıyorsun, çünkü öldürüyor ve bir ceza indirimi alıp dolaşıyor yine sokaklarda. Toplumun bir kısmı da çok yargılamıyor bunları, “acaba ne yaptı da şiddet gördü” gibi bahaneler üretiliyor. Kadın dayak yemiş, acaba ne yaptı da hak etti?
Cinsel istismar konusu da aynı şekilde…Kadın ne giydi, nasıl güldü gibi sebeplerle ceza almıyorlar bu insan denilemeyecek varlıklar. Kadın tacize uğramış, acaba ne giydi ya da nasıl kahkaha attı?
Kadın mini etek giyince ahlaksız, adam onu taciz etti günahsız… Yok böyle bir anlayış. Her gün yeni bir kadına şiddet ya da taciz, tecavüz davası duyuyoruz. Engelli kadınlar daha savunmasız olduklarından biraz daha fazla karşımıza çıkıyor haberleri.
Engelli ya da değil ne fark eder, bu insan olamayacak bu yaratıkların yüzünden şiddet gören ya da hayatı kararan kadınlarımız haklarını savunamazken, bunu yapanlar birkaç gün sonra tekrar topluma karışıyor.
Ahlak kelimesinin yalnızca kadın ile özdeşleştirilmesinin ifade edildiği ve terbiyeli olması gerekenin yalnızca kadın olduğu toplumumuzda, öncelikle bu düşünceyi yıkmak zorundayız.kadınlarımızın yok sayıldığı başka bir konu da yine gelenek adı altında savunulan, berdel, başlık parası, kumalık, çocuk gelinler… Bu da üzerinde detaylı durulması gereken farklı bir başlık ama yakın zamanda kurtulunması gereken kavramlar bunlar, yasaklanmalı ve ağır cezalar uygulanmalı ama zor görünüyor.
İnsanlıktan nasibini almamış bu bireylerin yüzünden şiddet gören ve hayatı kararan kadınlarımız kendini savunamıyor. Ve buna sebep olanların hiçbir şey olmamış gibi hayata devam etmeleri zoruma gidiyor.
Bir kadın olarak, ruhsal ya da fiziksel bir engeliniz de varsa mücadeleniz artıyor. Bu konuda diğer yazılarımı takip edebilirsiniz.
Ne diyelim sözün bittiği yerdeyiz. Zihinsel engelli kadınlarımızın fuhuşa zorlanıyor. Çocuklarımız tecavüze uğruyor. Ve erkekler tarafından sürekli şiddete maruz kalan kadınlarımızın sayısının oldukça fazla. Bu sapık zihniyete sahip kişilerin gereken cezaları alacağı adaletli günlere kavuşmak dileğiyle.”
Engelli engelsiz tüm kadınlarımızın Kadınlar Günü Kutlu Olsun…