Engelli kadınlar da Çifte Ayrımcılık Mücadelesi
Kadınlar Günü vesilesiyle hazırladığım bu yazıda, ülkemizde kadın olmanın getirdiği zorluklara ve özellikle engelli kadınların karşılaştığı çifte dezavantaja dikkat çekmek istiyorum.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü, kadın hakları, eşitlik ve adalet mücadelesinin simgesi olarak tüm dünyada kutlanmaktadır. Ancak bu özel günde, engelli kadınların yaşadığı özel zorlukları da gündeme getirilip sesleri duyurulmalıdır.
Engelli bir kadın olmak engelli ve kadın olmaktan çok farklıdır. Bir yandan engelli, engelsiz erkeklerin yoğun baskısı bir yanda ise engelsiz kadınlar tarafından dahi fark edilmiyor oluşunuz.
Uluslararası Kadınlar Günü’nü kutlarken, farklı kadın grupları için farklı gerçeklikleri kabul etmemiz de çok önemlidir. Bu gruplardan biri de engelli kadınlardır. Engelli kadınların Kadınlar Gününde toplumsal cinsiyet eşitliği için mücadeleye katılmaları gerekir. Oysa engelli kişiler farklı yaşam deneyimlerinin uzmanlarıdır. Ve kendi savunuculuklarını yaptıkları için onları güçlendirmek yapılacak en doğru şeylerden biridir. Bu konuda farkındalık yaratmak için de engelli bireylerin kişisel yaşam deneyimimden ilham alınmalıdır. Ve engelli kişiler hakları konusunda her zaman seslerini yükseltmelidirler.
Çocukluktan Gelen Cinsiyet Ayrımcılığı
Kız çocukları, dünyaya geldikleri andan itibaren erkek çocuklarla kıyaslandığında daha az ilgi görüyor. Lakin toplumsal normlar gereği, erkek çocuklar “padişah” gibi algılanırken, kızlar sessiz olmaya ve hizmet etmeye zorlanıyor. Aile içinde bazen ne yazık ki kadınlar tarafından dahi, “susmayı öğren” sözüyle bu durum pekiştiriliyor.
Geleneksel Cinsiyet Rolleri ve Aile Etkisi
Toplumumuzda, kadının yerinin ev olduğu inancı hâlen güçlü. Bu düşünce, kadınların özgürce düşünce ve duygularını ifade etmesine engel olur. Ve kadına yönelik ayrımcılığı ve baskıyı da artırıyor. Geleneksel kalıpların etkisiyle, kız çocuklarına erken yaşta hizmetkarlık ve itaatkarlık öğretiliyor.
Kadına Yönelik Şiddet ve Taciz
Ne yazık ki, kadınlar her alanda şiddet, taciz ve tecavüzle mücadele etmek zorunda kalıyor. Hem kırsal hem de şehir yaşamında, eğitimsiz ya da eğitim düzeyi yüksek kadınlar şiddet olaylarına maruz kalabiliyor. Bu durum, kadına yönelik toplumsal önyargıların ve cehaletin bir göstergesi olarak karşımıza çıkıyor.
Engelli kadınlar, hem fiziksel hem de psikolojik şiddete karşı daha savunmasızdır. Çünkü birçok araştırma, engelli kadınların şiddete maruz kalma oranının engelli olmayan kadınlara göre çok daha yüksek olduğunu göstermektedir. Ancak ne yazık ki, çoğu zaman bu şiddet olayları yeterince gündeme gelmemekte ve adalet önünde haklarını aramakta zorlanmaktadırlar.

Engelli Kadınların Çifte Ayrımcılık Mücadelesi
Engelli kadınlar, yalnızca cinsiyetleri nedeniyle değildir. Engellilikleri yüzünden de mücadeleye devam ediyor. Ancak bu çifte ayrımcılık, eğitim, istihdam, sağlık ve sosyal yaşam alanlarında ciddi dezavantajlara yol açıyor. Engelli kadınlar için uygulanan şiddet ve taciz olayları, onların savunmasızlığını daha da artırıyor.
Engelli Kadınlar Çifte Dezavantaj Yaşıyor
Bireyler, toplumsal hayatın pek çok alanında çeşitli engellerle karşılaşır. Aynı zamanda engelli kadınlar hem cinsiyetlerinden hem de engelliliklerinden kaynaklanan çifte ayrımcılıkla mücadele etmektedir. Eğitimden istihdama, sağlığa erişimden sosyal hayata katılıma kadar birçok alanda fırsat eşitliğine ulaşmakta zorlanmaktadırlar.
Sağlığa ve Eğitime Erişimde Karşılaşılan Zorluklar
Engelli kadınların sağlık hizmetlerine erişimi, hem fiziksel engeller hem de toplumda var olan önyargılar nedeniyle kısıtlanmaktadır. Kadın sağlığı konusunda yeterli bilgilendirmeye ulaşamamaktadırlar. Özel sağlık hizmetlerine erişimde yaşanan sıkıntılar ve engelli bireyler için uygun sağlık alt yapısının eksikliği, onların yaşam kalitesini doğrudan etkilemektedir. Fiziksel engeller, ulaşım zorlukları ve ön yargılar, engelli kadınların sağlık hizmetlerine ulaşımını kısıtlıyor. Fiziksel engelliler için ayarlı olmayan yüksek muayene masaları, işitme engelliler için işaret dilini bilmeyen sağlık personeli gibi engeller hep önümüze çıkıyor.
Eğitim alanında ise, engelli kız çocukları okula devam etme konusunda zor durumdadır. Engelli erkek çocuklara kıyasla daha büyük zorluklarla karşı karşıya kalmaktadır. Ailelerin korumacı yaklaşımları, ve erişilebilirlik sorunları nedeniyle eğitim hakkından mahrum kalmaktadırlar. Bu durum, iş hayatında da fırsat eşitsizliğine yol açabiliyor.https://www.engelsizrota.com/category/yazilar/kose-yazilari/
Kapsayıcı Kadınlar Günü Yaklaşımı
Engelli kadınlar için düzenlenecek bir Kadınlar Günü, onların ihtiyaçlarını, başarılarını ve mücadelelerini ön plana çıkarmalıdır. Bu amaçla:
Farkındalık Kampanyaları: Engelli kadınların yaşadığı sorunlara dikkat çekmek için medya ve sivil toplum kuruluşları tarafından düzenlenen farkındalık kampanyaları önemlidir. Engelli kadınların haklarını koruyacak ve geliştirecek yasaların hayata geçirilmesi için kamuoyu oluşturulmalıdır. Ve yetkili kurumlarla görüşülmelidir.
Erişilebilirlik ve Katılım: Etkinliklerin mekânlarının ve içeriklerinin engelli bireyler için tamamen erişilebilir olmalıdır. Böylelikle günün anlamını güçlenecektir.
Rol Modeller ve Başarı Hikayeleri: Engelli kadınların başarı öyküleri paylaşılmalıdır . Ve toplumda pozitif algının oluşmasına katkı sağlayacaktır. Ve genç engelli kızlara ilham verebilir. Bu konuda daha fazla bilgi sahibi olabileceğiniz şu yazıyı okumanızı tavsiye ederim.
Toplumsal Dönüşüm ve Geleceğe Umut
Kadınlarımızın ve engelli kadınlarımızın yaşadığı dramların sona ermesi için, toplumsal cinsiyet rollerine dair kalıpların sorgulanması şart. Berdel, başlık parası, kumalık ve çocuk gelin gibi geleneksel uygulamalar derhal yasaklanmalı; ağır cezalar uygulanmalıdır. Değişim ancak bilinçli bir toplum ve dayanışma ile mümkün olabilir.
Engelli ve engelsiz tüm kadınlarımızın Kadınlar Günü kutlu olsun!